100 Dolara Her Öğrenciye Bir Laptop Projesi Hazır!
2005/07/22
GİZLİ PROBLEM
İlk bakışta pahalı görünse de aslında öğretim malzemelerinin kitap, ansiklopedi, sözlük vb gibi imkanlar yerine laptop vesilesiyle elektronik ortamdan sunulması hem maliyetleri azaltacaktır hem de görünmeyen gizli bir problemin de çözülmesini sağlayacaktır. Nedir bu problem? Bizim ülkemiz de dahil pek çok ülkede öğrenciler, gereksinim duydukları öğretimm malzemelerinin tamamına erişememektedir. En iyi şartlarda zorunlu ders kitaplarını edinebilmekte ve çocuklar bu kitaplardan öğrenebilmektedir. Oysa bir ansiklopedi takımına, bir sözlüğe sahip olmak ne yazık ki sadece maddi imkanı olan aileler için söz konusudur. Bilgisayarın okullara girmesiyle bu pahalı malzemeler de ucuzlayacak ve öğrenme eşitliği de sağlanmış olacaktır.Laptop ile bilişim imkanı sadece öğrenciye değil doğal olarak öğretmenlere de faydalar sağlayacaktır. Öncelikle günümüzde öğretmenlerin de kendilerini sürekli güncel tutmaları gerekmektedir. Bu sadece müfredat bilgisi ile sınırlı değil, aynı zamanda dışarıdaki dünyanın değişmez bir parçası haline gelmiş olan bilgisayar, internet, elektronik yaşam konularını da kapsamaktadır.Öğretmenler bir yandan bu alanda da öğrencilerine yön gösterebilecek düzeyde bir dijital kültür sahibi olacaklar diğer yandan ise kendi branşları ile ilgili olarak dünyadaki tüm gelişmeleri yakinen takip edebileceklerdir.Bir başka imkan da özellikle uzmanlaşma gereken konulardaki öğretmen sıkıntısının enaza indirilmesi ile ilgilidir. Örneğin her okulda İtalyanca öğretmeni bulunmayabilir, ama İtalyanca öğrenmek isteyenler, laptop altyapısı ile edinebilecekleri birbiri ile iletişim kurabilme imkanları ile uzak mesafedeki bir İtalyanca öğretmenin derslerini de bilgisayarlarından izleyeme imkanına sahip olabilecekler.LAPTOPLU EĞİTİM DENEYİMLERİYukarıda da belirttiğim gibi bu konuda yola çıkmış olanlar, kendilerinden önce ne gibi deneyimler yaşanmış olduğu konusunda da araştırma yapmışlar. İşte bunlardan bazı örnekler:Bu alandaki ilk girişim, daha 1989 yılında Avustralya’nın Melbourne şehrinde yapılmıştır. 5-12. sınıflar arasındaki öğrencilere Toshiba laptopları verilerek, okula laptopları ile gelmeleri sağlanmıştır.Bunu dünyanın değişik ülkelerindeki deneyimler izlemiş. Örneğin Kosta Rika, örneğin Kamboçya, örneğin ABD, örneğin Fransa.Kamboçya’da iki köy okulda 50 bilgisayar ile bu denenirken, ABD’nin Maine eyaletinde tüm ortaokul ve liselerde öğrencilerin laptopları ile okula gelmeleri sağlanmıştır. ABD’de bu girişimin devamında tüm ülke sathında bin okulda benzer uygulamalar gerçekleştirilmiştir.Peki pratik sonuçlar nelerdir? ABD’de Saul Rockman’ın dört yıl boyunca 50 okulda yaptığı araştırma sonuçlarından bazıları şunlar:1. Laptoplu programlarda görev alan öğretmenler, verdikleri ödevlerle ekip çalışmasını güçlendiriyor, yine de her bir öğrencinin kişisel sorumluluk almasını sağlıyor.
2. Gerek öğretmenler gerekse de öğrenciler okul hayatında daha dinamik. Sıralarında oturup ders dinlemek yerine, bir araya gelip ortak proje yapıyorlar.
3. Bu sayede öğretmenlerin sınıf içinde anlamayanların yanına gidip, konuyu bir kez de onlar için tekrarlaması işi azaltıyor.
4. Laptoplu sınıflarda öğrenme süreci daha ziyade öğrencinin kendi kendine verdiği direktifler sayesinde gerçekleşebiliyor.
5. Laptoplu sınıflarda çalışan öğretmenler, daha çok sunum şeklinde ödevler veriyor ve bunların değerlendirmesi de ödevi yapan öğrenci tarafından kendi kendine verilecek düzeye dek gelebiliyor.
6. Gerek öğretmenler, gerekse de öğrenciler teknolojik konularda çok daha hızlı deneyim kazanıyor.
7. Öğrencilerin organizasyonel becerileri artıyor; çünkü gerek bilgisayarlarındaki bilgileri kullanma gerekse de kendilerine verilen işleri zamanında bitirme gerekliliği var.
8. Öğrencilerin %76sı kağıda ödev yazmak yerine laptopa yazmaktan hoşlanıyor.
9. Öğerncilerin %80i, laptopa yazılmış bir metnin düzeltilmesini, kağıda yazılmış olandakini düzeltmeye göre daha kolay buluyor.
10. Öğrencilerin %73ü laptopla yaptıkları ödevlerden daha yüksek not aldıklarını belirtiyor.Şimdi bir de işin psikolojik boyutuna bakalım. Acaba çocukların eline silah mı vermiş olacağız?Öncelikle şunu belirtmek gerek. Bu proje kapsamındaki laptopların doğrudan internete erişimleri söz konusu değil. Bu bilgisayarlar, kendi içlerinde bir iletişim altyapısı oluşturacaklar. Yani birbileri ile temas halinde olacaklar ama onun dışındaki elektronik dünyaya erişim imkanları olmayacak.Bu demektir ki çocuklar eğitim hayatı boyunca en azından bu laptoplar sayesinde internet okyanusuna erişip de orada kötü alışkanlıklar edinme imkanına sahip olamayacaklar. Peki bir başka noktaya bakalım. Bu öğrenciler, her ne kadar bu laptoplar sayesinde internete ulaşamayacaklar ama internete ulaşmak, oradan istifade etmek için gerekli olan tüm teknik bilgiyi öğrenmiş olacaklar. Bu bir sorun teşkil etmez mi?Soruya pratik açıdan yaklaşalım. Günümüz dünyasında bu ya da başka bir yol; genç kuşaklar dijital kültüre illa ki ulaşmaktadır. Laptoplu proje modelini sırf bu yüzden olumsuz bulmak biraz pire için yorgan yakmaya benziyor.Şu örneklere bakın: Şişe ile bir insanın kafasına vurarak o kişi öldürülebilir; o halde şişeleri yaşamımızdan çıkaralım. Karayolu ve taşıt kullanılarak suç işleyen birisi kaçıp gidebilir, o halde yolları ve taşıtları yaşamımızdan çıkaralım. Elektrik çarpar; o halde evlerimizde elektrik kullanmayalım.Bu örnekler çoğaltılabilir. Hepsinde de ortak bir özellik var (dijital kültür, internet de buna dahil). Burada yaşamımıza girmiş ve ondan azami ölçüde istifade etmekte olduğumuz şeyler (şişe, karayolları, taşıtlar, elektrik, internet) birer araçtır. Araçlar insanlar iyi şeyler yapsınlar, yaşamları kolaylaşsın diye geliştirilmiştir. Ancak istisnasız her aracın da kötü amaçlar için kullanılması olasıdır.Bir aracın kötü bir amaç için kullanılması, o aracı kötü yapmaz; yapsa yapsa onu kötü amaç için kullanan özneyi kötü yapar.Dijital kültür, internet kavramları söz konusu olduğunda da durum aynı. Bu araçlar kötü değildir; ama onu kötü amaçlar için kullanan kötü insanlar vardır.İkinci bir nokta var. Dijital kültürü, elektronik yaşamı, yetişmekte olan gençlere bu tür bir program çerçevesinde vermek yerine, kendi kendine öğrenmeye bırakırsak (şu an yaptığımzı o) bu sürecin ne şekilde geliştiği yönünde bir kontrolümüz olmayacak. Çocuğumuzun eğitim öğretim hayatını tesadüfe bırakıyor muyuz? Çevresindeki arkadaşlarından gitsin öğrensin mi diyoruz, yoksa planlı programlı bir şekilde hareket eden bir eğitim kurumunu mu tercih ediyoruz?Burada da aynı durum söz konusu. Çocuk arkadaşları vasıtasıyla bilgisayarı öğreniyor, sonra eve bir bilgisayar aldırıyor ve kendi kendine eğitimini sürdürüyor. Ne öğreniyor, ne şekilde öğreniyor, ebeveynlerin hiçbir fikri yok. Oysa böyle bir model aslında temel teknoloji öğrenimini de belli bir disipline, formata sokmuş olacaktır.Bir başka deyişle ebeveynlerin de artık bu alanda bilinçlenme zamanı gelmiştir. Malum en güvenilir sistem hiç kullanılmayan sistemdir ama yaşamdan geri kalmamak için de sistemleri kullanmaya gereksinimimiz var. O nedenle ebeveynlere de çok iş düşmekte. Nedir bunlar?Öncelikle çocuklarının dijital kültürden geri kalmamaları gerektiğini kabul etmeleri gerekir. Geri kalmamaları için yapılması gereken doğru şeylerin neler olduğu konusu henüz “hap haline getirilmiş” bir olgu değildir. O nedenle güvenilir olduğuna kanaat getirdikleri imkan ve kaynakları kullanarak, bu alandaki bilgi açıklarını kapatmaları gerekir.Bu açığı kapatmanın en kolay yollarından birisi de bu alanda teorik bilgiden öte, kullanıcısı olarak, pratik bilgiye sahip olmaktır. Yani ebeveynler de kendi yaşam modelleri çerçevesinde bilgisayar ve internet kullanımını kişisel hayatlarına dahil etmelidirler. Bugün evimizdeki cihazlardan, bilgisayar hariç, hangisini kullanmayı anne babalar değil de çocuklar biliyor?Bu temel bariyer aşılabilirse, sorun kalmayacaktır. 100 dolara laptop projesi ülkemizde de hayata da geçtiği taktirde bu sadece çocuğun değil, tüm ailenin bilgisayar ve internet okuryazarlığını artırmayı sağlayabilecektir.BİLGİSAYAR KAMPANYALARIÜlkemizde son dönemde çeşitli kampanyalar yapıldı, yapılmakta. Öğretmenlere yönelik bir kampanya daha tam nihayete eremeden, son olarak Türkiye Bilişim Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜBİSAD)’ın, yeni başkanı Sayın Orhan Göksal liderliğinde okullarına yönelik bir kampanyası televizyon reklamları ile birlikte gündeme geldi.Bu kampanyada amaç, toplam 17 milyon öğrenciye karşılık 240 bin bilgisayara sahip okullarımızdaki bilgisayar sayısını bir milyona ulaştırmak. Bir başka deyişle 71 öğrenciye bir bilgisayar düşerken, bir milyon bilgisayarın temin edilmesi durumunda bu oran 17’de 1’e yükselecektir.Kampanya modeli, bağışçıların TÜBİSAD’a diledikleri rakamda bağışta bulunmaları ve toplanan bu bağışların, DMO aracılığıyla, özellikleri bakanlık tarafından belirlenmiş olan bilgisayarlardan satın alınmasında kullanılması ve gereksinim duyan okullara gönderilmesi şeklindedir.Elbette ki mevcut koşullar çerçevesinde TÜBİSAD’ın bu kampanyası bilgisayarlaşma açığının ciddi bir oranda kapanmasını sağlayacaktır. Ancak finansal anlamda bir milyon bilgisayar satın almak, sadece KDV muafiyeti dışında maliyete bir katkıda bulunamamaktadır – çünkü kaç tane bilgisayar almaya yetecek kadar bağış toplanacağı bilenememektedir (kampanya bir milyon figürüne ulaşana dek devam edecek denilmekle birlikte, gelen bağış bu amaca ulaşmayı hiçbir zaman sağlayamayabilir).Dünyada bu tür gelişmeler söz konusu iken Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlere yönelik, ya da TÜBİSAD’ın okullarımıza yönelik bu türden kampanyalarının da bu imkandan istifade edecek şekilde dönüştürülmesi değerlendirilebilir. Çok basit bir hesaplama ile bir milyon bilgisayar satın almak için gerekli olan para ile bunun 4-5 misli adette, yani 4 ya da 5 milyon tane laptop alınabilir.Bir başka hesaplama ile bu kampanya kapsamında ancak 200-250 bin adet temin edilebilecek bilgisayar için gerekli olan para ile 100 dolara laptop düşüncesinin temel kriteri olan en az bir milyon laptop almak için gerekli olan bedel temin edilmiş olur.NE YAPMALI?100 dolara laptop projesi oldukça yeni. Ama bir gerçek var ki 2006 yılının ikinci yarısında bu projeye emek ayıran ilk ülkeler, laptoplarını öğrencilerine dağıtıyor olacak.HDLC oluşumunun temel koşullarından birisi de bu projenin kar amacı gütmek yerine öğrenme sürecine katkıda bulunmak olduğunu temin etmek üzere, konuya ilgi duyacak ülkelerin, projeye hükümet düzeyinde dahil olmaları. Bu projeye katkı sağlayacak diğer tüm oluşumlar bu şemsiye altında biraraya gelebilir.Ülkemizde Tevhidi Tedrisat Kanunu ile genç cumhuriyetin daha ilk yıllarında, eğitime ne kadar önem verildiği ve eğitimde fırsat eşitliğinin bir özdeğer olarak benimsendiği ispat edilmiştir. Belki de 100 dolara laptop türünden bir proje, en az bu kadar önemli bir adımın daha atılmasını sağlayacaktır.
Bugün çantalarında laptoplarıyla okula gidecek olanlar, yarın kendilerine bu imkanı sağlayanları asla unutmayacaklardır. Bakalım bu fırsat, hangi vizyon sahibi hükümete (ya da devlet kurumuna) yar olacak.
posted by gildorx @ 7/22/2005 02:57:00 ÖS,